Milli Mücadele Döneminde Devlet - Toplum İlişkisi ve Çeteciliğin Niteliği Üzerine Notlar

Stok Kodu:
9786052068458
Sayfa Sayısı:
144
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-01
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
2. Hamur
140,00
9786052068458
556699
Milli Mücadele Döneminde Devlet - Toplum İlişkisi ve Çeteciliğin Niteliği Üzerine Notlar
Milli Mücadele Döneminde Devlet - Toplum İlişkisi ve Çeteciliğin Niteliği Üzerine Notlar
140.00
Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nun en gelişmiş yörelerinin de kaybıdır. Bu sadece bir toprak kaybı ya da Osmanlı İmparatorluğu'nun küçülmesi değildir. Bir anlamda Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik ve sosyal bakımdan çok daha başka bir İmparatorluk yapmıştır. Belki daha homojen, daha Türk, daha Müslüman bir coğrafyaya adım atılmıştır ama imparatorluğun genelinin gelişmişlik düzeyi belki de yüz yıllık bir gerileme yaşamıştır. Başka bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu birdenbire daha ilkel bir ortalama ile kalmıştır. Balkanların kaybının bu niteliği rakamsal bilgilere ulaşmak zorunluluğundan dolayı çok işlenmiş değildir. Buna rağmen 1913 yılında ortalama insan ömür beklentisi sadece 32- 33 yıldır ki bu genel olarak Ortaçağ Avrupası için verilen bir rakamdır. Dolayısıyla Balkanların kopuşu ile elde kalan Osmanlı coğrafyası birkaç büyük kent ve kıyı kesimi hariç, bin yıldır dışa kapalı ve bin yıl öncenin kültürel-iktisadi alt yapısının üzerinde biçimlenen zihinsel düzlemdeki büyük bir kitlenin çoğunluğu oluşturduğu bir coğrafyadır. Bugün yaşadığımız kültürel ikiliğin, açıkçası bir ulus olmaya çok uzak iki ayrı medeniyet çizgisinin varlığının temel nedeni de budur. 1950'lerden itibaren neredeyse bin yıllık kozasından çıkmaya başlayan bu kitlenin kısa sürede bir ulus potasında öteki ile kaynaşmasını beklemek doğru değildir. İktidar kentlere akan ve bin yıldır tüketmeye aç kalmış bu büyük kitlenin, zihniyetin elindedir ama bu kesimin tutkuyla bağlı olduğu üretim, batıyla eklemlenmiş olan öteki kesimdedir. Dolayısıyla Türkiye'nin mevcut tarihsel çelişkileri sözünü ettiğimiz bu çelişki ile 2018 yılında daha da katmerli hale gelmiş görünmektedir. Devletin bize tarihten miras kalan komprador niteliğinin yarattığı devlet-halk uzaklığı, bugün devleti elde etmiş görülen zihniyet ile batı üretim kanalları ile eklemlenmiş kesim arasındaki uzaklık ile pekişmiştir. Bu siyaseten istenmeyen sonuçlar üretebilecek bir birikmedir. Osmanlı'dan kopuşun Batıya en yakın iktisadi-kültürel coğrafyadan başlaması bizi düşündürmelidir.

Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı sarsıntıları daha iyi tanıyabilirsek günümüzdeki sarsıntıları daha iyi tanımlayabilir ve üstesinden daha rahat gelebiliriz
Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nun en gelişmiş yörelerinin de kaybıdır. Bu sadece bir toprak kaybı ya da Osmanlı İmparatorluğu'nun küçülmesi değildir. Bir anlamda Balkanların kaybı Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik ve sosyal bakımdan çok daha başka bir İmparatorluk yapmıştır. Belki daha homojen, daha Türk, daha Müslüman bir coğrafyaya adım atılmıştır ama imparatorluğun genelinin gelişmişlik düzeyi belki de yüz yıllık bir gerileme yaşamıştır. Başka bir deyişle Osmanlı İmparatorluğu birdenbire daha ilkel bir ortalama ile kalmıştır. Balkanların kaybının bu niteliği rakamsal bilgilere ulaşmak zorunluluğundan dolayı çok işlenmiş değildir. Buna rağmen 1913 yılında ortalama insan ömür beklentisi sadece 32- 33 yıldır ki bu genel olarak Ortaçağ Avrupası için verilen bir rakamdır. Dolayısıyla Balkanların kopuşu ile elde kalan Osmanlı coğrafyası birkaç büyük kent ve kıyı kesimi hariç, bin yıldır dışa kapalı ve bin yıl öncenin kültürel-iktisadi alt yapısının üzerinde biçimlenen zihinsel düzlemdeki büyük bir kitlenin çoğunluğu oluşturduğu bir coğrafyadır. Bugün yaşadığımız kültürel ikiliğin, açıkçası bir ulus olmaya çok uzak iki ayrı medeniyet çizgisinin varlığının temel nedeni de budur. 1950'lerden itibaren neredeyse bin yıllık kozasından çıkmaya başlayan bu kitlenin kısa sürede bir ulus potasında öteki ile kaynaşmasını beklemek doğru değildir. İktidar kentlere akan ve bin yıldır tüketmeye aç kalmış bu büyük kitlenin, zihniyetin elindedir ama bu kesimin tutkuyla bağlı olduğu üretim, batıyla eklemlenmiş olan öteki kesimdedir. Dolayısıyla Türkiye'nin mevcut tarihsel çelişkileri sözünü ettiğimiz bu çelişki ile 2018 yılında daha da katmerli hale gelmiş görünmektedir. Devletin bize tarihten miras kalan komprador niteliğinin yarattığı devlet-halk uzaklığı, bugün devleti elde etmiş görülen zihniyet ile batı üretim kanalları ile eklemlenmiş kesim arasındaki uzaklık ile pekişmiştir. Bu siyaseten istenmeyen sonuçlar üretebilecek bir birikmedir. Osmanlı'dan kopuşun Batıya en yakın iktisadi-kültürel coğrafyadan başlaması bizi düşündürmelidir.

Birinci Dünya Savaşı'nın yarattığı sarsıntıları daha iyi tanıyabilirsek günümüzdeki sarsıntıları daha iyi tanımlayabilir ve üstesinden daha rahat gelebiliriz
Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 140,00    140,00   
2 72,80    145,60   
3 49,47    148,40   
6 25,20    151,20   
9 17,11    154,00   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 140,00    140,00   
2 72,80    145,60   
3 49,47    148,40   
6 25,20    151,20   
9 17,11    154,00   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 140,00    140,00   
2 72,80    145,60   
3 49,47    148,40   
6 25,20    151,20   
9 17,11    154,00   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 140,00    140,00   
2 72,80    145,60   
3 49,47    148,40   
6 25,20    151,20   
9 17,11    154,00   
World Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 140,00    140,00   
2 72,80    145,60   
3 49,47    148,40   
6 25,20    151,20   
9 17,11    154,00   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat