Bir Tuhaf İntikam

Adaletten kaçabilirsiniz, ama intikamdan kaçılmaz!"...bu filmde eksik olan, beni rahatsız eden bir şey olduğunudüşünüyordum. Sanki son bobin çekilmemişti, eksikti, kayıptı, filmbitmemişti. Bakkalın yığılıp, yere serilmesiyle, ışıklar yanıyordu, amaseyirci tatmin olmamış bir halde çıkıyordu salondan. Protesto ediyordu,ıslıkladığı bile oluyordu. O tek seyirci, yani ben, Tarık Serin, akıpgiden bu hayalî filimde olup, bitenleri, Hacı'nın, bakkal Salih'inyüzündeki korkuyu, dehşeti, filmi hem çeken, hem izleyen kişi olarakkeyifle, zevkle, alınmış o öcün gururuyla seyrediyorsam da, bu ucuaçık, bitmemiş hikâye beni sarmıyordu, tatmin etmiyordu."Bir Tuhaf intikam, 12 Eylül günlerinde bir gece vakti gözaltına alınan, gördüğü işkence sonucu felç olan ve sonrasında intihar eden kardeşinin intikamını almaya ant içmiş bir adamın hikâyesini anlatıyor. Kardeşini genç yaşta kaybetmenin acısına, çıplak bir şiddete, adaletsizliğe, toplumun suçortaklığına kadar uzanan suskunluğuna ve sonrasında insanları inkarcılığa sürükleyen bellek yitimine isyan eden bir adamın tüm bunlarla hesaplaşma sürecini aktarıyor okura Uğur Erkman buromanında. Okur, roman kahramanıyla birlikte küçük bir Egekasabasından Londra'ya, İstanbul'dan Paris'e uzanan tuhaf bir intikamyolculuğuna çıkıyor ve acılarla dolu bir tarihin unutulmaya yüz tutmuşayrıntılarına tanık oluyor.Temmuzda Ölüm ve Gölgeler ve Kurumuş Nehrin Yatağında romanlarının yazarı Uğur Erkman yeni romanı Bir Tuhaf intikam''da bir kez daha ihanet ve intikam, vicdan ve adalet olguları etrafında örmüş hikâyesini.Bir Tuhaf intikam yakın tarihimizi, adalet ve vicdandan yoksun birtoplumun yarattığı acıları, bunların bireysel hayatlarda bıraktığı izlerigözler önüne seren ve bireyleri geçmişle yüzleştiren bir roman...