Bir Sevdadır Tirebolu

Stok Kodu:
9789944742931
Boyut:
13,5x1
Sayfa Sayısı:
184
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-01
Kağıt Türü:
2.Hamur
Kategori:
13,00
9789944742931
423528
Bir Sevdadır Tirebolu
Bir Sevdadır Tirebolu
13.00
Kitabımızı okurken 1915 yılında Almalıoğlu İbrahim ve ailesinin küçük bir kayığın içersinde haftalar sürecek deniz yolculuğu sonunda Gerzeye varışlarına tanık olacaksınız. Burada geçen 4 yıl sonunda Tireboluya geri dönüş ve hazin, çile dolu muhacirlik hikayelerini okurken duygulanacaksınız.Mevlüt Kaptan, bacağına inen kılıç darbesi ile kanlar içinde kayığın içerisine yığılır. O sırada akşam karanlığında kayıktakiler görmeden kayığın lavasını (tıpa) yerinden çıkarıp kayığı batırmak gelir aklına. Ancak, Tireboludaki ailesi gözünün önüne gelir. Kayığı ile beraber Bavlaki ve adamlarına satıldığını anlamıştır. Kayık Trabzona varana kadar sabredecektir1915 yılı Cindioğlu Hasan, Babası İbrahim ile beraber Harşıt Deresi kenarında tarlada çalışırlarken, deniz tarafından acayip gacur gucur sesler, horultular duyarlar. İbrahim, oğlu Hasana ağaca çıkıp denize bakmasını söyler. Hasan denizde 36 parça Rus savaş gemisi olduğunu babasına söyler. Cindioğlu İbrahim başını öne eğip:-Desene oğul! Bize seferberlik yolu gözüktü!... Der. Güzel çocuklardık. Kafamıza cırtlayan martılar, temiz hava, deniz.. Her şeyden az az vardı. Bahar gelince uçurtmalar yapılır, rüzgâr için dualar edilirdi. Bisikletlerin zincirleri yağlanır, tekerlerin havası kontrol edilirdi.Yine bir balık avı gecesinde tayfalardan birisi, sırtında zehirli bir dikeni olan mezgit çalağanını gizlice Bülentin cebine atar. Bir müddet sonra Bülent, elini pantolonun cebine sokunca kayıktan acı bir feryat yükselir. Çalağan balığının dikeni Bülentin eline batar, dömbek gibi şişirir. Açık denizde tayfalar bu acıyı dindirmek için epeyce uğraşırlar. Tek çare doğal amonyaktır. Sabaha doğru Bülentin elinin acısı azalmış, şişlik geçmeye başlamıştır. Eeee! O kadar idrardan sonra!...
Kitabımızı okurken 1915 yılında Almalıoğlu İbrahim ve ailesinin küçük bir kayığın içersinde haftalar sürecek deniz yolculuğu sonunda Gerzeye varışlarına tanık olacaksınız. Burada geçen 4 yıl sonunda Tireboluya geri dönüş ve hazin, çile dolu muhacirlik hikayelerini okurken duygulanacaksınız.Mevlüt Kaptan, bacağına inen kılıç darbesi ile kanlar içinde kayığın içerisine yığılır. O sırada akşam karanlığında kayıktakiler görmeden kayığın lavasını (tıpa) yerinden çıkarıp kayığı batırmak gelir aklına. Ancak, Tireboludaki ailesi gözünün önüne gelir. Kayığı ile beraber Bavlaki ve adamlarına satıldığını anlamıştır. Kayık Trabzona varana kadar sabredecektir1915 yılı Cindioğlu Hasan, Babası İbrahim ile beraber Harşıt Deresi kenarında tarlada çalışırlarken, deniz tarafından acayip gacur gucur sesler, horultular duyarlar. İbrahim, oğlu Hasana ağaca çıkıp denize bakmasını söyler. Hasan denizde 36 parça Rus savaş gemisi olduğunu babasına söyler. Cindioğlu İbrahim başını öne eğip:-Desene oğul! Bize seferberlik yolu gözüktü!... Der. Güzel çocuklardık. Kafamıza cırtlayan martılar, temiz hava, deniz.. Her şeyden az az vardı. Bahar gelince uçurtmalar yapılır, rüzgâr için dualar edilirdi. Bisikletlerin zincirleri yağlanır, tekerlerin havası kontrol edilirdi.Yine bir balık avı gecesinde tayfalardan birisi, sırtında zehirli bir dikeni olan mezgit çalağanını gizlice Bülentin cebine atar. Bir müddet sonra Bülent, elini pantolonun cebine sokunca kayıktan acı bir feryat yükselir. Çalağan balığının dikeni Bülentin eline batar, dömbek gibi şişirir. Açık denizde tayfalar bu acıyı dindirmek için epeyce uğraşırlar. Tek çare doğal amonyaktır. Sabaha doğru Bülentin elinin acısı azalmış, şişlik geçmeye başlamıştır. Eeee! O kadar idrardan sonra!...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat